Al Pacino olarak içimize kazınmış olan Alfredo James Pacino; 25 Nisan 1940 yılında New York’ta dünyaya geldi. Amerika’da doğmuş olsa da ailesi İtalyan asıllıdır. Yakışıklı ve çekici İtalyan erkeklerinin DNA’ları Pacino’nun genlerinde öyle bir kodlanmış ki; ünü hem İtalya hem de Abd’yi aşıyor. İtalyanların vücut dillerini iyi kullanıyor oluşları ve üstün tiyatral yetileri, onun atalarından aldığı mirası kullanabilmesiyle adeta boyut atlamış durumda.
Oyunculuk yeteneği ve yakışıklılığı ile sinema dünyasında dünden bugüne milyonlarca insanı peşinden sürüklemiş olan Al Pacino filmleri işi bilen herkesin arşivinde bir numaradadır. Sinema severler için Al Pacino filmi dendiğinde akan sular durur. 70’lerden 90’lara dek video kasetlerde, 2000’lerde cd’lerde sakladığımız bu muhteşem filmler en güvenli kayıt yeri olan zihinlerdeki popülaritesini korumaya devam ediyor.
Alpacino Filmleri ve Unutulmaz Sahnelerini Sizin İçin Derledik
- Baba (The Godfather): Baba Al Pacino’yu gerçek anlamda keşfetmemize yarayan ilk filmdir. Vizyon konusunda sıkıntıları olan bazı yapımcılar o dönemde James’in bu role hiç uygun olmadığını düşünmüşler. Ancak yönetmen Francis Ford Coppola onun bu rol için yaratıldığını fark edip, ısrarla oynamasını sağlamıştır. Acımasız bir mafya babasının ikonik yükselişi ile yaşadığı güç zehirlenmesi hikayesini anlatan bu mükemmel filmi izlemediyseniz zaman kaybetmeden hemen listenizin başına ekleyin.
- Serpico : Rüşvet çarkı, liyakatsizlik ve sistemsel çürümüşlük içinde kendi dürüstlüğüyle bu döngüye karşı çıkmaya çalışan bir polis memurunu canlandırdığı hikayesinde; Al Pacino bu performansı ile ilk kez Oscar’a aday gösterildi.
- Köpeklerin Günü (Dog Day Afternoon): Sevgilisinin mutluluğu uğruna banka soymaya çalışan amatör bir hırsızın hikayesinin anlatıldığı filmin trajik sonu yüreğinizi dağlayacak.
- Yaralı Yüz (Scarface): Bulaşıkçılık yapan Tony Montana’nın suç dünyasına adım atmasıyla başlayan yükselişini ve hırsın insanı getirebileceği noktaları ibretle anlatan dram türü film hala listeleri sallıyor.
- Kadın Kokusu (Scent of a Woman): Görme engelli emekli Yarbay Frank Slade ve paraya ihtiyacı olduğu için ona bakıcılık yapan Charlie’nin hikayesi Al Pacino’ya Oscar getiren filmidir.
- Carlito’nun Yolu (Carlito ‘s Way): Suç dünyasındaki kirli kimliği ve kötü geçmişinden sıyrılmak isteyen bir adamın tüm acısını film kareleri içinde bize aktaran aktör, sadece bakışlarıyla bile insanı ulaşmasını istediğini noktaya iletebiliyor.
- Büyük Hesaplaşma (Heat): Aktörün Robert De Niro ile oynadığı ilk film olması nedeniyle, iki ustanın karşılıklı oyunculuk şovu yapmaları bu filmi özelleştiren en önemli etken. Filmdeki 6 dakikalık karşılıklı teati sahnesi, iki aktörün oyunculuğu sanata çevirişinin görsel şöleni gibi karşımızda.
- Köstebek (Donnie Brasco): Gerçekte FBI Ajanı olan bir adamın mafya içine sızıp esas adamımızla tanıştıktan sonra yaşadığı ikilemlerin anlatıldığı film mutlaka izlenmeli. Filmde mafyanın içinde kullanılmış ama asla karşılığını alamamış Lefty karakterine hayat veren Al Pacino oyunculuğuyla; hayatın içinde kaybolmuş silik karakterler için insanlara adeta bir gör, duy çağrısı yapıyor.
- Şeytanın Avukatı (The Devil’s Advocate): Film günümüzde hukuk dünyasındaki bir tanımlamanın isim ve anlam babası olmuştur. Para uğruna hukukun tüm açıklarını lehine çevirip, kirli temiz demeden her kaynaktan içen hukukçular için kullanılan dünya çapındaki tabirin, tarihin bir köşesine not edildiğini söylemek yerinde olacaktır.
- Venedik Taciri (The Merchant of Venice): Shakespeare’nin oyunundan esinlenilen film acımasız ve para hırsıyla dolu, insanların hayatını mahveden bir tefecinin ne kadar tehlikeli olabileceğini, bu filmdeki rolüyle iliklerimize kadar hissettiriyor. Günümüzde tefeciler yüzünden yok olan aileler ve hayatlara bir saygı duruşu niteliğinde olan bir Alpaçino filmi mutlaka izleyin.
Al Pacino Filmleri Sinema Tarihinin Dönüm Noktası Sayılıyor
Al Pacino kendi hayatındaki zorlukları kendine öğretmen edinip, o acılardan süzülen tecrübelerden dolayı mı bir yıldız oldu, yoksa ilahi gücün eşsiz desteğiyle mi şansı yaver gitti bilinmez. Ancak şu kabul edilmeli ki; onun oyunculuğu ve bakışlarındaki derinliğin kontenjanı sonsuza dek kapatıldı.
Çok iyi sesler, çok etkileyici tiyatral kimlikler geçmişte vardı, kuvvetle muhtemel bunlar olmaya devam edecek. Ama bazı yetenekler eşsizdir. Yaşam boyu yerine koyacak bir şey ya da birini bulamazsınız.
Al Pacino için tam olarak bu cümleyi sarf edebiliriz. Onun filmleri tartışmasız tüm zamanların en iyileri arasındaki yerini hala koruyor.
Al Pacino Hangi Performansı ile Oscar Ödülü Kazandı?
Al Pacino Kadın Kokusu filmindeki unutulmaz performansı ile hayatının ilk ve tek Oscar Ödülü’nü aldı. Bu filmde, huysuz ama rafine zevkleri olan emekli bir askeri canlandırdı. Yarbay Frank karakteri %100 görme engelliydi.
Al Pacino’ya ödül getiren neydi diye düşünürken, yanıtın; yalnızca onun kusursuz oyunculuğu olmadığını fark etmeniz gerekir. O aynı zamanda disiplinli ve işine aşık bir adam olarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.
Film çekimlerinden önce boyunca bir engelli okulunda yaşayıp onları anlamaya çalışan aktör, bu süre içinde yaptığı mükemmel gözlemleri filme öyle bir yansıttı ki, bu ona Oscar olarak geri döndü.
Al Pacino bu deneyimi sırasında, gerçek bir görme engelli gibi davranabilmek için sürekli aynı noktaya bakmaya çalıştığından o dönem gözlerinde zarar oluşmuştur. Kuşkusuz Al Pacino filmleri konusundaki hayranlığımızın nedenlerinden biri de; onun işine olan bu saygısı ve tutkusu.
Peki Ya Al Pacino Her Yönetmen ve Senaryoyu Kabul Etti mi?
Dünyada listeleri alt üst eden, insanların yeniden izlemekten geri durmadığı sinema tarihinin en trend filmlerinden; Starwars, Eve Dönüş, Rambo, Zor Ölüm ve Pretty Woman başlangıçta Al Pacino’ya teklif edilen, ancak yıldız tarafından reddedilen filmlerdendir.
Bir söyleşi sırasında Al Pacino’ya neden bu rollerden Zor Ölüm’ü (Die Hard) reddettiği sorulduğunda cevabı; filmin başrolü Bruce Willis için sarf ettiği “O çocuğa bir kariyer verdim”, şeklinde olmuştur.
Dünyada yalnızca yaptıklarınızla değil yapmadıklarınızla da yıldız olursunuz. Bazen ekmeğin en çıtır yerini sevdiğinize vererek, bazen büyük bir kariyer fırsatını daha fazla hak ettiğine inandığınız kişiye devrederek bazen de en sevdiğiniz montu kış gecesi sokakta yaşayan bir evsize örterek bir yıldız olursunuz.
Bu yazıyı yazarken aklımda oluşan gökyüzü resimlerinin bazılarında ben yıldız olmuşken, bazı resimlerde de benim yıldızlarım parlayıp bana gülümsüyor. Sinemanın önemli yıldızı Al Pacino’nun yaptığı gibi, size fırsat veren bir yıldızınız oldu mu hiç?
Hadi şimdi bu yazıyı kendi yıldızınızla paylaşın ve güzel bir gün geçirmesini sağlayın.